Soba ve Soğuk Çorum Havası

Soba ve Soğuk Çorum Havası

Çorum’da kış, insanı içine işleyen bir soğukla gelir. Kar yağmasa bile o ayazlı hava, kemiklerinize kadar hissettirir kendini. İşte böyle bir akşamüstü, dışarının gri sessizliğine inat içeride sobanın çıtırtıları yükselir. Sobanın üzerinde bir demlik, içinde tüten çayın kokusu evi sarar. Yanında kestaneler çatır çatır patlamaya başlar, sobanın diliyle konuşur gibi.

Büyükler hep derdi ki, “Soba yanan evde muhabbet hiç eksik olmaz.” Haklıydılar. Sobanın etrafına oturup ellerini ısıtırken dede eski Çorum kışlarını anlatırdı. "Eskiden kış bir başka sert olurdu," derdi. "Ama o sobanın başında hep sıcaktık, hem de yalnızca bedenimiz değil, kalplerimiz de."

Bazen dışarıdaki tipiyle yarışır gibi soba daha güçlü yanar, camdan içeriye düşen ay ışığıyla dans ederdi. Sobanın yanındaki demir borulara asılan ıslak çorapların kokusu, çocukluğumun en gerçek anılarından biri hâlâ. Kokusuz ama sıcacık bir huzur.

Belki de Çorum’un soğuk havasını unutulmaz kılan, o sobanın başında biriken anılardı. Soğukta sıcağı bulmak, yalnızlığı dostlukla eritmekti. Sobanın başında geçen uzun kış geceleri, insanı yalnızca ısıtmaz; köklerine, ailesine ve geçmişine bağlardı.

Ve işte şimdi o soba yeniden yandı. Çorum’un soğuğu yine ayaz, ama sobanın çıtırtısı hâlâ içimizi ısıtıyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fotoğraf Makinesinin Teknik Yapısı ve Çalışma Prensibi

Fotoğrafın Görme Engelliler İçin Betimlenmesi: Görsel Dünyayı Ses ve Kelimelerle Anlatmak

Polyushka Polye: Sovyetler Birliği'nin Unutulmaz Marşı